24 Temmuz 2009 Cuma

Bizim çocukLuğumuz, bizim çocukLarımız

Bizim çocukLuğumuz, bizim çocukLarımız

çocukLuğumuzda BEŞİKTAŞ yoLLarında işLemiştik “güçLünün değiL hakLının yanında oLma” feLsefesini beynimize, iLikLerimize ve kaLbimize.

kaybetse de hakLı yine hakLıydı. “şerefLi ikinciLik”Ler sözLeri gözLerimizden bir damLa yaş süzdürse de, gurur duyardık yedi düveLin bizi aLt etmek için kurdukLarı tezgahLara bakarak. bizim hayat feLsefemiz buydu. kaybet ama sonuna kadar kazanmak için mücadeLe et. Hata yap ama yaLan söyLemeden itiraf et. gücün yetmezse kazanmaya, diLin varsın doğruLarı konuşmaya.

biz hep kazansın, hep şampiyon olsun diye tutmadık BEŞİKTAŞ’ı. BEŞİKTAŞ’da hepimizin sevdiği, yaşamayı marifet saydığı duyguLar vardı. HALKIN dişini geçiremediği SERMAYE’ye ve SİYASET’e BEŞİKTAŞ kafa atıcaktı, atmıştı da. o yüzden BEŞİKTAŞ HALKIN TAKIMI payesini takmıştı omuzLarına HALKI tarafından. o yüzden yıLLarca şampiyon oLamazken çığ gibi büyüyen taraftarı vardı yanında. HALKI, BEŞİKTAŞ’ına inanıyordu. sermaye çevreLerinin ve siyaset cambazLarının tezgahLarını BEŞİKTAŞ’La yıkacaktı HALK. ve yıktıLar 80’Lerin ortasından itibaren. BEŞİKTAŞ önde HALKI yanında omuz omuza yürüdüLer yürüdüLer yıLLar boyu. tabii ki bu kadar HALKIN ve HAKLININ kazanması fazLaydı biriLeri için ve dur dediLer, durdurduLar.

BEŞİKTAŞ’ımı ve başına geLenLeri Türkiye’mizLe çok benzetirim birbirLerine. Türkiye’miz emperyaLizm’i yenmesinin ardından uLu önder’imizi kaybettikten sonra çözüLmeye başLamıştı, ve şimdi resmi oLmasa da gayrıresmi oLarak sermayenin sömürgesi konumunda. Kritik ve hayati kararLarımızı asLa kendi irademizLe aLamıyoruz.

BEŞİKTAŞ’da sermaye ve siyaset’i yenmesinin ardından içine serpiLen nifak tohumLarının meyvesi oLarak ONURSAL BAŞKANI SÜLEYMAN SEBA’yı küstürerek başLamıştı çözüLmeye. Ve BEŞİKTAŞ’da şimdi ne durumda hepimizin maLumu. Çifte şampiyonLuk tabii ki hepimizin ayakLarını yerden kesicek kadar sevindirdi ama gerçekLeri de kaf dağının ötesine götürmedi. Borç dağı büyüdükçe büyüyor. Kimi şakşakçıLar borçsuz hareket ediLemeyeceğini söyLeyerek mevcut sistemi akLamaya çaLışıyorLar. borçLunun özgür hareket edemeyeceği gerçeğini göz ardı ederek.

Taraftara hunharca saLdıran çevik kuvvet’e çiçek götürüp özür diLeyenLer, aynı nezaketi BEŞİKTAŞ’ı BEŞİKTAŞ yapan 5-10 kişiden biri oLan SÜLEYMAN SEBA’ya neden göstermezLer anLamak mümkün değiL. Ömrünün son demLerindeki SÜLEYMAN SEBA beLki dönüp bizi efsaneLer diyarına geri götüremeyecek ama ödenmez hakLarını HELAL ederek bir nebze oLsun yürekLerimizi ferahLatacaktır.
Evet her doğru her zaman söyLenmez ama bir doğru da bir kez oLsun söyLenmez mi ? böyLe mi öğrendik BEŞİKTAŞ yoLLarında BEŞİKTAŞ’LıLığı ? ne demiştik yazımızın en başında “kaybet ama sonuna kadar kazanmak için mücadeLe et. Hata yap ama yaLan söyLemeden itiraf et. gücün yetmezse kazanmaya, diLin varsın doğruLarı konuşmaya.” Bu bağLamda küme düşsen de BEŞİKTAŞ’sın, yeniLsende. Ama sürekLi yutkunarak, için boşaLırken oraLı oLmayarak, kardeşi kardeşe vurdurarak en fazLa gününü kurtarır, yarınLarda yok oLursun.

BEŞİKTAŞ’Lı siLkeLenmeLi ve nasıL, neden BEŞİKTAŞ’Lı oLduğunu, BEŞİKTAŞ’ın ne demek oLduğunu hatırLamaLı ve aciLen gereğini yapmaLıdır. O çok izLenen ve çok beğeniLen dizinin kahramanının dediği gibi “sonunu düşünen kahraman oLamaz”.

BEŞİKTAŞ asLına dönüp semboLü oLan KARTAL gibi özgür oLmaLı. Bunun için hiçbir zaman geç değiL, hiçbirşey güç değiL. BEŞİKTAŞ’ın ihtiyacı oLan kudret özünde sakLıdır.

Özümüzü yitirmeyeLim, özümüze döneLim ! BEŞİKTAŞ’LıLık babaLarımızdan bizLere kaLan SALTANAT değiL, çocukLarımıza bırakacağımız yegane mirastır. çocukLarımız kazanırken tartışıLan değiL, kaybederken biLe başı dik, gururLa yaşanacak bir BEŞİKTAŞ’ı hak ediyor. Tıpkı bizim çocukLuğumuzdaki gibi.

12 Mayıs 2009 Salı

bende sesLenmek istiyorum

bugün önemLi oLan ve sesLenmek istediğim Büyük Beşiktaş Taraftarıdır.

adıyLa bir, büyükLüğünden oLsa gerek sürekLi tartışıLan ve sürekLi popüLer, Büyük Beşiktaş Taraftarı.

yıLLardır süren bir hastaLığımız var ve buna artık çok geç oLmadan çare buLmaLıyız diye düşünüyorum. çünkü aranızda oLmasam da üzüLerek izLiyorum.

önce hastaLığı teşhis etmek gerekirse bence bunun adı AŞIRILIK! AŞIRI SEVGİ, AŞIRI STRES, AŞIRI ALKOL, AŞIRI İZDİHAM ve AŞIRI BEKLENTİ !

-devamLı maçLara giden, içeride-dışarıda BEŞİKTAŞ'ımızı yaLnız bırakmayan ve mabedimizin Lokomotifi konumundaki cefakarLarımız. sizden ricam önümüzdeki çok kritik maçLar öncesi kendinizi bir nevi kampa aLmanızdır. evet şaka değiL, gerçek. kendinizi bu süre içinde kampa aLın. tabii ki gidip bir oteL kapatıp spor yapın değiL ama gerek kendinizi, gerekse etki aLanınızdaki arkadaşLarınızı, kardeşLerinizi bu zorLu sürece hazırLayın. "iLLa aLkoL aLıcam" diyorsanız aLın ama sadece ağzınızı ısLatın, yıkanmayın !

maç öncesi şairLer, abbasağa yada kazan önü topLantıLarı aLkoL ve makara için değiL, maç için stratejiLer geLiştirmek için oLmaLıdır diye düşünüyorum.

maça başLayacağınız tezahüratLarı da ( fener maçı girişi isabetsizdi ve stadın eLektriğini aLdı, herkesin katıLacağı bir başLangıç oLmaLıydı, musaLLa taşı gerekirse 90 dakika karşıLıkLı söyLenir ama önce bütünLük sağLanmaLı ) maç içindeki değişken durumLarda takınıLacak tavır ve tezahüratLar da beLirLenmeLi.

-maça gitmeyen/gidemeyen, ama önemLi maçLarda tüm imkanLarını seferber edip biLet aLan tribünde oLarak tarihe canLı şahitLik etmek isteyen BEŞİKTAŞ'LıLar, sizden ricam ya koca sene gitmediğiniz stada o günde gitmeyin, yada gittiğinizin hakkını verip herkesten çok bağırarak takımı destekLeyin. BEŞİKTAŞ seyircisi yoktur, BÜYÜK BEŞİKTAŞ TARAFTARI vardır. bunun gereğini Lütfen ama Lütfen yapın !

hayatının bir dönemini o tribünLere ve BEŞİKTAŞ'a vermiş ve artık kendi dünyasında yaşayan bir arkadaşınız, abiniz, kardeşiniz oLarak naçizane istekLerim, öneriLerim bunLardır. umarım kayda değer buLur ve uyguLarsınız.

BEŞİKTAŞ TARAFTARI diğerLeri gibi TAKIMININ ardından gitmez YANINDA YÜRÜR !

bu tarihi dönemeçte takımımızı şarampoLe yuvarLayan değiL, rampaLarı koşarak tırmandıran oLaLım.

asLoLan hayattır,
hayat da BEŞİKTAŞ

haznedarLı suat

7 Nisan 2009 Salı

poLis terörünün bize yaşattıkLarı

cumartesi günü BEŞİKTAŞ camiası ve TARAFTARI adına çok güzeL bir organizasyon düzenLendi ve dosta düşmana ALEM BUYSA KRALI BİZİZ mesajı veriLdi.

kıLıç kaLkan ekibi her zaman ki iş güzarLığıyLa işin içine etmeyi başardı. poLisin tavrı ne kadar çirkindiyse, TARAFTARIN buna karşı koyması da o derece güzeLdi.

değinmek istediğim iki farkLı konu var. birincisi poLisin PKK'LıLarı izLemeye tahammüLü varken, BEŞİKTAŞ taraftarına oLan bu tahammüLsüzLüğü !



kadıköy'de bir haftasonu iskeleye inen cadde trafiğe kapalıydı. sağlı, sollu polisler tutmuştu yolları. ne oluyor ne bitiyor derken bi baktım 5-10 ucube ( 20 değil ) pkk sloganı atarak iskeleye iniyordu. benim gibi münferit vatandaşlar ALLAH BELANIZI VERSİN vs. diyecek olduk, polisler müdahale etti ! provake etmemeliymişiz !

aynı polis cumartesi günü BEŞİKTAŞ taraftarına, TÜRK vatandaşına HUNHARCA saldırıyordu !




başkansız ve yönetimsiz oLuşumuzun CEZASINI çekiyoruz. aynı şeyi FENERBAHÇE taraftarına yapacak BABAYİĞİT var mı acaba EMNİYET TEŞKİLATINDA !

ikinci konu ise yıLLarın eskitemediği CEM ABİ'nin poLis müdahaLesine göğüs germesiydi. bazı kardeşLer bazı forumLarda "cem abi oradaydı onLarın yerini aLacakLarını söyLeyenLer neredeydi" gibisinden CEM ABİ yamacından gururLanıyorLardı, utanacakLarı yerde !

evet utanmaLıLar. çünkü CEM ABİ kaç yaşına geLmişken orada o pozisyona girerken yanında kardeşLerinden kimse yoktu ! o böbürLenen çok biLmişLer neredeydi acaba ? ( bunLarı yazacak haddi kendimde buLuyorum, çünkü tribünde oLduğum zamanLara denk geLen ankaragüçLüLerin semte indikLeri gün onLarı iLk oLarak yine CEM ABİ ve beraberindekiLer püskürttükten son oLarak stadın orada ankaragüçLüLere saLdırıya girişecekLerin başında D.E. [ lakabı ve isminin baş harfi çünkü kendisi reklamı sevmez ] abi, sarı murat abi ve ben vardım. sonra poLisLer sarı murat abiye saLdırınca onu kurtarmaya giden ve 2-3 poLisin birden biber gazLarına maruz kaLan da bendim. )



bir de o CEM ABİ'Lerin yerine aday oLanLarın nerede oLduğunu ve neden o gün orada oLmadığını pozitif yorumLarına güvendikLeri kişiLerden öğrensinLer derim ben. yada 1-2 ay önce birbirinin gırtLağını sıkanLar bugün o tribünLerde nasıL can ciğer kuzu sarması oLmuşLar onu araştırsınLar.

netice itibariyLe konunun özü, tabii ki BEŞİKTAŞ camiasının sıkıLmış bir yumruk gibi HAYATA GİDER yapmasının hazzıdır. bazen en kötü anLar biLe, en güzeL günLerin habercisidir. bu şekiLde devam edersek ( kenetLenme, takıma sahip çıkma ) çok güzeL günLer yakında. ( tüm oLumsuzLukLara rağmen )

BEŞİKTAŞ BİR EŞKİYA'NIN HAYATA İTİRAZIDIR.
SUSARSA ÇATIŞMA,
KONUŞURSA SAVAŞ,
YAZARSA DESTAN,
SEVERSE DEVRİM OLUR...

son oLarak o gün, orada oLup türLü çiLeLere göğüs geren ve BEŞİKTAŞ aşkını DÜNYAYA BİR KEZ DAHA HAYKIRAN DİŞE DİŞ, GÖZE GÖZ DİYEN ve ELİNDE BASTONUYLA BİLE DİRENEN 10'LARA, 100'LERE, 1000'LERE BİNLERCE SELAM OLSUN !


21 Mart 2009 Cumartesi

şampiyonLuk yakışır BEŞİKTAŞ'ıma

onca küsLük, kırgınLık ve hayaL kırıkLığına rağmen, Ankara'daki, Şeref bey'deki "oLey oLey oLey oLey, şampiyon BEŞİKTAŞ" tezahüratLarı eşLiğinde gözLerimin buğuLanmasına ve yüzüme tatLı bir tebessüm yayıLmasına engeL oLamayışım...

bunda sakLı zaten BEŞİKTAŞ aşkım.

her kavgadan sonra küsüp giden sevgiLi misaLi, bir tatLı güLüşe, bir sıcak merhaba'ya geri dönen sevgiLi gibi.

BEŞİKTAŞ'ımızın ayak sesLeri işte o "bir tatLı güLüşü" gösterdi bana, "bir sıcak merhaba"ydı sağLı, soLLu atakLar, bitmez tükenmez hırs ve birbirine sımsıkı kenetLenmiş futboLcuLar.

emin değiLim ama sanırım rahmetLi optik başkan'ın sözüydü "anaya babaya küsüLür, BEŞİKTAŞ'a küsüLmez" vecizesi. ne kadar da doğru !

beceriksiz ve art niyetLi başkana, camianın tam göbeğine çörekLenmiş mide buLandırıcıLara, maziye sakLanmış onca haksızLık ve bizans oyunLarına rağmen cumhurbaşkanı biLe sevimLi gözükebiLdi bana BEŞİKTAŞ maskesi aLtında.

tribünLerin eLine tutuşturuLan "asLını inkar eden" pankarta (sayın cumhurbaşkanımız gönLümüzün köşküne hoşgeLdiniz) rağmen, taraftarın suskunLuğunun şampiyonLuk stresinden oLduğunu ve goL geLdikten sonra coşuLacağını anLatırken eşime, geLen goL sonrası yeri göğü inLeten tezahüratLarLa hakLıLığımın ortaya çıkmasının sevincini duydum içimde.

resmen bir şampiyonLuk yürüyüşü başLadı artık BEŞİKTAŞ'da. Şeref Bey tribünLeri düğün aLayı misaLi, takım sıkıLmış bir yumruk gibi haksızLıkLarın üstüne giden bir HALK SAVAŞÇISI gibi ve hocamız yıLLarın özLemini ve birikimini tüm benLiğiyLe savaşçıLarına aşıLamaya çaLışan bir komutan gibi, hedefe yürüyoruz. şampiyonLuğa.

siyah-beyazı, karakartaLı, destanLar yazan muhteşem taraftarı, futboLcusuyLa, camiasıyLa, ŞAMPİYONLUK YAKIŞIR BEŞİKTAŞ'IMA..

19 Şubat 2009 Perşembe

benim tanıdığım Ferdi


arsLan değiL KARTAL

2000'Li yıLLardan sonra semtinin tribünLerine geLmeye başLamıştı Ferdi. Abi dediğim birinden onu iLk duymam, maLatya depLasmanına gidiLeceği zaman otobüsLerin topLandığı stadın önünde çıkardığı oLayLa oLdu.

kimdi, neydi diye sorunca abime "gözü kara, hızLı bi kardeşimiz işte" yanıtını aLmıştım kısaca. semtin çocuğuydu.

tribünLe arama geçici bir ayrıLık şarkısı koymamdan doLayı birkaç sene gecikmişti tanışmamız. Ferdi bu arayı da boş geçmemiş, araya cezaevini ve birkaç hadiseyi daha sığdırmıştı.

tribüne ısınma turLarı kapsamında topLuca engeLLi basket maçına gittiğimiz bir günün sonunda tanıştık FerdiCanLa.

benim onu gıyabında tanıyor oLmam gibi, o da beni gıyabımda tanıyordu ki "hoşgeLdin suat" diye karşıLamıştı beni.

mutLaka herkesin başına geLmiştir; hani birgün, biryerde biriyLe iLk tanıştığınız gün, sanki yıLLardır tanıyormuşcasına LafLarsınız ya, işte o gün Ferdi'yLe o şekiLde 2-3 saat 25-30 kişinin eşLiğinde kafa kafaya söyLeştik.

o gün orada tanıdığım Ferdi, öLüm haberini aLdığım güne kadar hep aynı Ferdi'ydi. niye bu cümLeyi kurdum ? çünkü, bir yoL arkadaşı yoL süresince çok değişebiLiyor. bunu Ferdi'yLe başLadığımız yoLda çok net görebiLdim !

çokLarı değişti, değiştirdi ama Ferdi hiç değişmedi.

birçok kişi sevdiğinden değiL korktuğundan yanaşırdı Ferdi'ye. onu sigorta oLarak görürLerdi kendiLerine. çünkü Ferdi'nin yanındaysan koLay koLay kimse iLişemezdi semtte, tribünde.

Ferdi bunLarın hep farkındaydı ama niye müsaade de ediyordu. "ben bunLarın hiçbirine güvenmiyorum ki Suat" demişti. güvenmiyordu ama ister istemez etkiLeniyor, esinLeniyordu.

beLki de bu etkiLenmeLerdir Ferdi'yi dönüşü oLmayan yoLa götüren !

şehirdışından BEŞİKTAŞ için geLenLere ayrı bir sevgisi vardı, tıpkı BEŞİKTAŞ için şehirLer aşanLara oLduğu gibi.

kendi cebinden depLasman organizasyonu yaptığı kadar, BEŞİKTAŞ'a geLen anadoLu kartaLLarına ev sahipLiği de yapardı.

abiLiğin ne demek oLduğunu biLir ve OPTİK BAŞKAN'ı herkesten başka severdi, öLümü Ferdi'de derin izLer bıraktı.

hatrının ne kadar sayıLı oLduğu, anadoLudan geLen bir BEŞİKTAŞ'Lının maç sonu gözaLtına aLınmasıyLa düştüğü nezarethanede tanıştığı bir semt esnafına Ferdi'den söz edince, semtin esnafı oLan bu adamın anadoLu kartaLının cebine 20 TL koymasından da beLLi değiLmidir ? yada başının dara düştüğünde istanbuL'un çevre semtLerinden öLümüne geLen 300-350 deLikanLıdan beLLi değiLmidir ?

hataLarıda vardı Ferdi'nin kuşkusuz ama onLar bizde kaLsın.

Ferdi hataLarı ve günahLarıyLa değiL, sevapLarı ve doğruLarıyLa anıLacak biridir benim nazarımda !

evet...

benim tanıdığım Ferdi böyLe bir adamdı. daha fazLasını yaşayacak zamanımızda, imkanımızda ne yazık ki oLmadı.

Ferdi'nin sevdikLerinden ve Ferdi'nin sevenLerinden ricam onun kemikLerini sızLatacak haL ve hareketLerden kaçınmaLarıdır.

kabrin nur, mekanın cennet oLsun FERDİ KARTAL


17 Şubat 2009 Salı

BU BİR ÖZLEM YAZISIDIR

sensizLik


bir garip hüzün çöker insana
eL ayak çekilince

tek başına kaLırsın dünyada
etraf sessizLeşince

inan bu ev aLışamadı
hiçbir zaman sensizLiğe

şimdi sensizLik oturuyor
kaLkıp gittiğin yerde

yaLnızLığa eLbet aLışır bedenim
yaLnızLıkLa beLki de başa çıkabiLirim

çok zor geLse biLe yaşar öğrenirim
sensizLik benim canımı acıtan

bir derin korku düşer ruhuma
duvarLar sesLenince

karanLık oyun oynar akLıma
göLgeLer dans edince

inan bana aLışamadım
hiçbir zaman sensizLiğe

şimdi sensizLik doLaşıyor
çıkıp gittiğin bu evde


yine gittin, yine sensiz bıraktın bizi…her gidişin bir başka hüzün veriyor bize…

zirveden uzakta oLmak, aciz bir yönetim anLayışı yüzünden medya maymunLarınca her gün bir o yana bir bu yana çekeLenmek, kongreLere sızmış bozuk renkLi oy'Lar, bizim kadar BEŞİKTAŞ'Lı oLduğunu iddia edipte bizim kadar BEŞİKTAŞ'Lı duruşu gösteremeyen başkan ve yöneticiLer, BEŞİKTAŞ'Lıyım diyip de gazete köşeLerini parseLLemiş ne idüğü beLirsiz ucubeLer, hiçbiri üzmüyor, yormuyor bizi sensizLik kadar…

yukarıdaki şarkı da ne güzeL anLatmış sensizLiği, sensizLiğimizi…sen yoksun diye ev’imiz o kadar sessiz ki, taksim’den aşağı inerken RUHUMUZ BURADA yazısı ve mekanımızda seriLi KARTAL resmi ne kadar gözümüzü, ruhumuzu okşuyorsa, sensizLik de bir o kadar yoruyor ruhumuzu…

sensizken, feLaket senaryoLarı yazıp, biriLerinin kukLası oLarak o oyunLarın oyuncusu oLmuyoruz biz, BEŞİKTAŞ’ım…yakLaşan kongreLerin biLinci aLınmış figüran maşaLarı da oLmuyoruz biz, BEŞİKTAŞ’ım…bekLiyoruz…

geLeceğin ve ŞAMPİYON BEŞİKTAŞ’IM NE İSTERSEN İSTE BENDEN diyeceğimiz günü bekLiyoruz…sana yine sarıLmayı, yaşanan tüm acıLarı yok saymayı, hesapLarın-kitapLarın değiL hesapsız-kitapsız seni sevmeLerin adamı oLmayı, sorguLamadan-suaL etmeden sorgusuz-suaLsiz seni sevmeLerin adamı oLmayı sevdik biz…biz yine aşkımızı yaşamanın yaşatmanın mümkün oLacağı günü bekLiyoruz…seni seviyoruz, severken ağLamayı, ağLarken tezahüratLarımıza daha sıkı yükLenmeyi seviyoruz…, bir daha geLemeyecek oLsa da hep o eski günLerdeki gibi, sadece ama sadece yüreğimizden geLdiği için YENİLSENDE YENSEN DE TARAFTARIN SENLE demeyi seviyoruz...çocukLarımıza ŞAMPİYON OLMANIN DEĞİL ADAM OLMANIN BİRİNCİ ŞARTIDIR BEŞİKTAŞLILIK feLsefesini öğretmeyi seviyoruz...


herşey, herkes değişirken biz haLa seni iLk gördüğümüz gün gibi görmeyi, haLa seni nasıL yaşamayı öğrendiysek öyLe yaşamayı seviyoruz…her şeyi görsek de, biLsek de…hiçbiri değiL de

sensizLik, benim canımı acıtan…

geL artık, geL ve hep beraber GELİYORUZ dedikLerimizin üstüne iLk GELİYORUZ dediğimiz gün ki inancımızdan zerre eksiLtmeden dimdik kararLı bir şekiLde yürüyeLim…

KORKMADAN YÜRÜYORUZ
ŞAMPİYON OLACAĞIZ


SALDIR BEŞİKTAŞIM



asırLar önce yazdığım bir yazı..

13 Şubat 2009 Cuma

özLüyorum uLan...

özLüyorum uLan...

cumartesi akşamından kaLma kafayLa öğLeden sonraya uyanan bir haLde kahvaLtıyı yapıp en kısa ve hızLı şekiLde semte gitmeyi.

sahiLden başLayıp, köyiçine...oradan mis cafe ve civarına, sonra arkasındaki dik rampadan ferdi'nin otoparkına çıkmayı.

orada varsa ferdiyLe, yoksa parkın oraLardaki semtin çocukLarıyLa, onLarda yoksa şehir dışından geLen kartaLLarLa pasLaşmayı.

BEŞİKTAŞ'ımızın dününden başLayarak gururLanmayı, bugünLere geLip üzüLmeyi ve yarınLara bakarken kâh hüzünLenmeyi, kâh mutLak bir inançLa BEŞİKTAŞ ULAN demeyi.

yekten yada birkaç arkadaşLa benim "sevda yoLu" dediğim BEŞİKTAŞ'dan MABED'e uzanan o tarih kokan, ATATÜRK kokan caddeden yürümeyi.

poLisLerin arasından tribüne süzüLen o en itici adımLarı.

tribüne girip boydan boya, aLtLı üstLü koLaçan edip tanıdık simaLarLa seLamLaşmayı, sonra tribündeki yerimi aLıp YOLDAŞ dedikLerimLe, ARKADAŞ dedikLerimLe OMUZ OMUZA oLmayı.

herşeyi biLiyorken, hiçbirşey biLmiyormuş gibi davranmayı.

özLemek de güzeL şey, neyi özLediğini düşünüp, o düşünceLerLe mutLu oLabiLmek de güzeL şey.

bir daha yaşanmayacak oLsa da...

9 Şubat 2009 Pazartesi

çok iyi bir BEŞİKTAŞ'Lı

geçenLerde teLevizyonda bir oraya bir buraya bakarken birden tribün zamanLarımdan tanıdığım, sevdiğim ancak sonra ayrı düştüğüm birini gördüm.


diyordu ki "başkan çok iyi bir BEŞİKTAŞ'Lı" şaşırdım, kuLakLarıma inanamadım. BEŞİKTAŞ'LıLığını biLdiğim ve ÇARŞI'ya ve BEŞİKTAŞ'a dair çok iyi şeyLer öğrendiğim biri bunu nasıL söyLer ?

düşündüm, kimdir "çok iyi BEŞİKTAŞ'Lı"?

a) yokLukLar ve imkansızLıkLar içinde 638 TL oLan asgari ücretin geçerLi oLduğu bir üLkede 25,70,100 TL denkLeştirerek kar, kış, yoL, uzak dinLemeksizin heryere gidip BEŞİKTAŞ'ıyLa oLan taraftar "çok iyi BEŞİKTAŞ'Lı"dır ?



b) kendi hataLarıyLa BEŞİKTAŞ'ı maddi-manevi yerLere düşüren ve haLa utanmadan BEŞİKTAŞ'ın borcu bana bu kadar diyen başkan mı "çok iyi BEŞİKTAŞ'Lı"dır ?

























cevabı akLı başında ve kantarı beLinde herkes basitçe verebiLir eminim. ama bu cevabın b şıkkı oLması imkansız.

biLinir ki en güzeL aşkLar hesapsız, kitapsız oLanLardır.

ben eşimi seviyorum ama bana her ay 1000 TL'ya maL oLuyor, ben BEŞİKTAŞ'ı çok seviyorum ama herhaLde BEŞİKTAŞ'a verdiğim paraLarLa 1. sınıf bir avrupa araç sahibi oLabiLirdim.

yok böyLe bişey !

ya seviyorsundur hesapsız, kitapsızca. ya da seviyor gibi görünüp hesabını kitabını tutuyorsundur.

başkan'a "çok iyi bir BEŞİKTAŞ'Lı" diyen ya BEŞİKTAŞ'Lı değiLdir, yada menfaatLeri BEŞİKTAŞ'ın çok önündedir.

bize bu sevdayı öğreten başta babama ve tüm büyükLerime sevgi ve saygıLarımLa....

asLoLan hayattır,
hayat da BEŞİKTAŞ...

4 Şubat 2009 Çarşamba

satırLardaki hayat...

iLk yazımız tabii ki bLog başLığımızLa örtüşmeLi.


satırLardaki hayat...


okumanın hayat oLduğunu kabuL eden ben, hayatın gizLerinin ve biLmedikLerimizin de satırLarda oLduğuna inanırım ve imkanım oLdukça okurum, insanLarı okumaya teşvik ederim.


güzeL yurdumuzda yaşamak zorunda kaLdığımız çirkinLikLerin ana sebebininde cahiLLiğimizden iLeri geLdiğini düşünüyorum. cehaLet en büyük hastaLıktır. ve üLkemiz insanı yıLLardır süren sistemLi çaLışmaLar neticesinde cehaLeti kader edinmiştir.


cennet vatanımızda cehennemi yaşama kaderimizi, çocukLarımızın kaderi oLmaması için, okumaLı, okutmaLı ve kaderimizi kısmende oLsa değiştirmeLiyiz.


devam edeceğiz...