31 Ocak 2010 Pazar

BEŞİKTAŞ'LıLara reçete

Taraftarlık adına gerçek bir efsane, FC UNİTED


Manchester United’ı tüm dünya gibi bizde biliyoruz değil mi ? Evet ! Ama soruya gelen cevapla bitmiyor konumuz, aksine başlıyor.

Müzesinde kupa koyacak yer kalmayan, stadı, yıldızları ve yıllık geliriyle dünyanın en büyüklerinden biri diyebileceğimiz Manchester United birkaç yıl önce Amerikalı işadamı Malcolm Glazer’e satılmıştı. Bunun akabinde Manchester’ın ÇARŞI’sı ( BEŞİKTAŞ’lı olduğum için bizimle kıyaslayarak bu benzetmeyi yaptım ) kombinelerini ve Manchester United’a ait tüm kartlarını kırarak tribünlerden ayrılıyorlar. ( bu konuyu aylar önce bir kardeşimle msn’de konuşmuş ve karşılıklı olarak adamların sergiledikleri duruşa olan hayranlığımızı itiraf etmiştik birbirimize. )

Ve yukarıda bahsettiğim FC UNİTED’ı kuruyorlar ( Football Club United Of Manchester ).

http://www.fc-utd.co.uk/index.php

2000 kişi olsa o ayrılıkçılar rahatlıkla bir kulüp kurup kendi ruhlarıyla mücadeleye başlayabilirler. Kendi şartlarımıza göre hesap yapalım. 900 YTL ( kapalı tribün kombine fiyatı ) x 2000 = 1.800.000,00 YTL fena para değil !

Umarım hiçbiriniz “ne var ki bunda” demeyeceksiniz. Yukarıdaki hesaptan elde edilen rakamla gayet rahatlıkla bir takım kurulabilir ve başarı sağlanabilir. Senin, benim, hepimizin taptığı BEŞİKTAŞ gibi. Bizler tuttuğumuz takımları ne için tutuyoruz ? Yada zamanında bu seçimi yaparken ne etkili oldu ? Renklerimi, başarıları mı, mazisi mi, tarihi mi ? Yoksa renkler arasına serpiştirilmiş ve tarihiyle yoğrulmuş ruhu için mi seçtik tuttuğumuz takımları ? Kimse bana BEŞİKTAŞLI OLUNMAZ, DOĞULUR demesin mümkünse !

Ben BEŞİKTAŞ’lıysam bu benim hayatımın her karesinde kendini belli ediyor. Benim takım seçimimi yaptığım yıllarda BEŞİKTAŞ, yalnız, sessiz, yeri geldi mi asi, yeri geldi mi en efendi, yenilebilen ama asla pes etmeyen bir takımdı. Taraftarlarıyla büyük tek kulüptü. Yıllarca şampiyon olamamasına rağmen eksilmek şöyle dursun, her sene daha da büyüyen bir çığ gibiydi taraftarları ve BEŞİKTAŞ.

Bugün gelinen noktada hanginiz “işte benim BEŞİKTAŞIM” diyebiliyorsunuz ? Adı mafyayla özdeşleşmiş menejeriyle, kime nasıl hizmet ettiği tartışılır cola turkasıyla, dişimizden tırnağımızdan vererek, Süleyman baba’nın (SEBA) ve arkadaşlarının BEŞİKTAŞ’a kazandırdıklarını har vurup harman savuran yönetimimizle, fenerli, galatasaraylı, çemişkezeksporlu GENEL KURUL ÜYELERİMİZLE, sözünden dönmekle kalmayıp, işi kotarmak adına çevir kazı yanmasın mantığıyla battıkça batan başkanımızla, ( tribünleri yazmıyorum bile, çünkü herkes görüyor, biliyor ) hangimiz diyebiliriz “işte benim BEŞİKTAŞIM” diye ?

Şimdi tekrar düşünelim, kendi bildiğin BEŞİKTAŞ’ı yaşatmakmıdır taraftarlık, yoksa “zaman değişti, artık BEŞİKTAŞ bu” diyip elindekiyle yetinmek ve değişen BEŞİKTAŞ’ınla taraftarlık imajını da değiştirmekmidir ?

Bence gerçek taraftarlık FC UNİTED’ı kuranların yaptığıdır. Kendilerini ayakta alkışlıyorum.



yukarıdaki yazıyı ayLar önce imrenerek yazmıştım. bugün ise BEŞİKTAŞ'LıLarın tek reçetesi yukarıdaki örnektir.