24 Temmuz 2009 Cuma

Bizim çocukLuğumuz, bizim çocukLarımız

Bizim çocukLuğumuz, bizim çocukLarımız

çocukLuğumuzda BEŞİKTAŞ yoLLarında işLemiştik “güçLünün değiL hakLının yanında oLma” feLsefesini beynimize, iLikLerimize ve kaLbimize.

kaybetse de hakLı yine hakLıydı. “şerefLi ikinciLik”Ler sözLeri gözLerimizden bir damLa yaş süzdürse de, gurur duyardık yedi düveLin bizi aLt etmek için kurdukLarı tezgahLara bakarak. bizim hayat feLsefemiz buydu. kaybet ama sonuna kadar kazanmak için mücadeLe et. Hata yap ama yaLan söyLemeden itiraf et. gücün yetmezse kazanmaya, diLin varsın doğruLarı konuşmaya.

biz hep kazansın, hep şampiyon olsun diye tutmadık BEŞİKTAŞ’ı. BEŞİKTAŞ’da hepimizin sevdiği, yaşamayı marifet saydığı duyguLar vardı. HALKIN dişini geçiremediği SERMAYE’ye ve SİYASET’e BEŞİKTAŞ kafa atıcaktı, atmıştı da. o yüzden BEŞİKTAŞ HALKIN TAKIMI payesini takmıştı omuzLarına HALKI tarafından. o yüzden yıLLarca şampiyon oLamazken çığ gibi büyüyen taraftarı vardı yanında. HALKI, BEŞİKTAŞ’ına inanıyordu. sermaye çevreLerinin ve siyaset cambazLarının tezgahLarını BEŞİKTAŞ’La yıkacaktı HALK. ve yıktıLar 80’Lerin ortasından itibaren. BEŞİKTAŞ önde HALKI yanında omuz omuza yürüdüLer yürüdüLer yıLLar boyu. tabii ki bu kadar HALKIN ve HAKLININ kazanması fazLaydı biriLeri için ve dur dediLer, durdurduLar.

BEŞİKTAŞ’ımı ve başına geLenLeri Türkiye’mizLe çok benzetirim birbirLerine. Türkiye’miz emperyaLizm’i yenmesinin ardından uLu önder’imizi kaybettikten sonra çözüLmeye başLamıştı, ve şimdi resmi oLmasa da gayrıresmi oLarak sermayenin sömürgesi konumunda. Kritik ve hayati kararLarımızı asLa kendi irademizLe aLamıyoruz.

BEŞİKTAŞ’da sermaye ve siyaset’i yenmesinin ardından içine serpiLen nifak tohumLarının meyvesi oLarak ONURSAL BAŞKANI SÜLEYMAN SEBA’yı küstürerek başLamıştı çözüLmeye. Ve BEŞİKTAŞ’da şimdi ne durumda hepimizin maLumu. Çifte şampiyonLuk tabii ki hepimizin ayakLarını yerden kesicek kadar sevindirdi ama gerçekLeri de kaf dağının ötesine götürmedi. Borç dağı büyüdükçe büyüyor. Kimi şakşakçıLar borçsuz hareket ediLemeyeceğini söyLeyerek mevcut sistemi akLamaya çaLışıyorLar. borçLunun özgür hareket edemeyeceği gerçeğini göz ardı ederek.

Taraftara hunharca saLdıran çevik kuvvet’e çiçek götürüp özür diLeyenLer, aynı nezaketi BEŞİKTAŞ’ı BEŞİKTAŞ yapan 5-10 kişiden biri oLan SÜLEYMAN SEBA’ya neden göstermezLer anLamak mümkün değiL. Ömrünün son demLerindeki SÜLEYMAN SEBA beLki dönüp bizi efsaneLer diyarına geri götüremeyecek ama ödenmez hakLarını HELAL ederek bir nebze oLsun yürekLerimizi ferahLatacaktır.
Evet her doğru her zaman söyLenmez ama bir doğru da bir kez oLsun söyLenmez mi ? böyLe mi öğrendik BEŞİKTAŞ yoLLarında BEŞİKTAŞ’LıLığı ? ne demiştik yazımızın en başında “kaybet ama sonuna kadar kazanmak için mücadeLe et. Hata yap ama yaLan söyLemeden itiraf et. gücün yetmezse kazanmaya, diLin varsın doğruLarı konuşmaya.” Bu bağLamda küme düşsen de BEŞİKTAŞ’sın, yeniLsende. Ama sürekLi yutkunarak, için boşaLırken oraLı oLmayarak, kardeşi kardeşe vurdurarak en fazLa gününü kurtarır, yarınLarda yok oLursun.

BEŞİKTAŞ’Lı siLkeLenmeLi ve nasıL, neden BEŞİKTAŞ’Lı oLduğunu, BEŞİKTAŞ’ın ne demek oLduğunu hatırLamaLı ve aciLen gereğini yapmaLıdır. O çok izLenen ve çok beğeniLen dizinin kahramanının dediği gibi “sonunu düşünen kahraman oLamaz”.

BEŞİKTAŞ asLına dönüp semboLü oLan KARTAL gibi özgür oLmaLı. Bunun için hiçbir zaman geç değiL, hiçbirşey güç değiL. BEŞİKTAŞ’ın ihtiyacı oLan kudret özünde sakLıdır.

Özümüzü yitirmeyeLim, özümüze döneLim ! BEŞİKTAŞ’LıLık babaLarımızdan bizLere kaLan SALTANAT değiL, çocukLarımıza bırakacağımız yegane mirastır. çocukLarımız kazanırken tartışıLan değiL, kaybederken biLe başı dik, gururLa yaşanacak bir BEŞİKTAŞ’ı hak ediyor. Tıpkı bizim çocukLuğumuzdaki gibi.