30 Nisan 2011 Cumartesi

Kuruluşumuz ve Kurtuluşumuz

Posted on March 16, 2011 by suatmeral

giden hoca, gelecek hoca gibi konular içinde değer bulacak mı bilmiyorum ama bunları yazmak istedim.

galatasaray’lıların fena bir saçmalaması vardı ama yaratıcılık bakımından takdir etmek gerekir. “galatasaray TÜRKİYE’dir” demişlerdi ve saçmalamışlardı. ama gerçek olan ve birbirine fena halde benzeyen daha doğrusu ait olduğu vatana, topraklara bire bir benzeyen bir BEŞİKTAŞ var bağrımızda.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, yükselişi ve ATA’mızın ölümüyle beraber başlayan ve günümüze dek hızını arttırarak süren bir talan ve yokoluş durumu ortadadır. Bunu incelemek ve detaylarıyla anlatmak günler sürebilir ama tarihin ucundan, kenarından haberi olan herkes dünü ve bugünü gayet rahat analiz edebilir.

BEŞİKTAŞ’ımızın da kuruluşu, yükselişi ve SEBA’nın gidişiyle beraber başlayan ve günümüze dek hızını arttırarak süren bir talanı, başkalaştırılması ortadadır. ÇARŞI RUHU’nun da nasıl zirveye çıktığı ve bugün yozlaştığı ortadadır.

Bunların, yani TÜRKİYE, BEŞİKTAŞ ve ÇARŞI RUHU’nun temelinde yatan ortak sorun ise sonra ki kuşakların kuruluş aşamasındaki ruh halini bilmemesi, irdelememesi ve benimsememesidir.

TÜRK insanı da, BEŞİKTAŞ’lı da, “ÇARŞI RUHU bende var” iddiasındaki herkes de şunu açık yüreklilikle yapabilmeli.

-nasıl varolduk ?
-nasıl bu hale geldik ?

yanlışları, hataları ve ihanetleri ayırt edip, tüm samimiyetimizle yeniden başlarsak herşey olur. ÇARŞI RUHU’nu yaratanlar bundan 30 sene evvel nasıl birbirlerine bağlıydılarsa bugün neden 100-200 kişinin içinde 3-5-10 farklı oluşum olduğu açıklanmalı !

“SADECE BEŞİKTAŞ” gibi iki kelimelik bir cümle ve hayatın içindedir KURULUŞUMUZ-KURTULUŞUMUZ. Kötünün yanında olmak, gücünden korkmak değildir BEŞİKTAŞ’lılık yada ÇARŞI ruhu. ÇARŞI grubunun kurucularından dinledik, zamanında dayak yemekten, vurulmadan korkmadan SADECE BEŞİKTAŞ için girdikleri mücadeleleri. Eğer onlarda şimdi ki bir sürü genç gibi dayak yemekten korkup, güçlülerin yanında olsalardı şimdi atkısını, şapkasını taktığınız ÇARŞI olmayacaktı !

BEŞİKTAŞLI GÜÇLÜNÜN DEĞİL HAKLININ YANINDA OLMALI !
BEŞİKTAŞLI IŞILDAYAN SÜSLÜ YILDIZLARIN DEĞİL KENDİ BAĞRINDAN ÇIKACAK KARTALLARIN YANINDA OLMALI !
BEŞİKTAŞLI SÜREKLİ BİRİLERİNDEN HAREKET BEKLEYEN DEĞİL, HAREKET YARATABİLEN OLMALI !
BEŞİKTAŞLI BEŞİKTAŞ’INI SERMAYENİN KUCAĞINA ATMAMALI, KARŞISINDA OLMALI !

Metin-Ali-Feyyaz’lı efsane kadro zamanında da paralar havada uçuşuyor ve futbolcular kaçırılıyordu ama BEŞİKTAŞ müsaade etmedikçe bizim olana kimse yan gözle bakamazdı. Bu parayla olan bir şey değildi. Şimdilerde ağızlarda sakız olan BEŞİKTAŞLILIK DURUŞU dillendirilmez, sergilenirdi.

BAZEN SEVİNÇ, PASO KEDER, BEŞİKTAŞLI OLMAK YETER !

Diyebiliyorsak pervasız ve umarsızca

ÖZKAYNAK GELENEĞİMİZDİR, GELECEĞİMİZDİR !

Diyebiliyorsak yürekten, tüm samimiyetimizle

SADECE BEŞİKTAŞ

Diyebilecek kadar seviyor ve özlüyorsak

İlk iş BEŞİKTAŞ ve ÇARŞI’nın kuruluşu ve bugünü arasında tüm araştırmaları yapmalı ve nasıl BEŞİKTAŞ, ÇARŞI olunmuşsa o gün ki ruh hali bilinmeli, irdelenmeli ve benimsenmelidir.

Eğer bunu başarabilirsek schuster gitmiş, terim gelmiş çok da önemli değil. Biz BEŞİKTAŞ gibi BEŞİKTAŞ olabilirsek, biz ÇARŞI ruhunu temizlik maddesi değil, iliklere kadar işlenmiş bir BEŞİKTAŞLILIK resmi olduğunu gösterebilirsek, kralı da gelse mabedimize, diz çöker, bayrağı öper, biat eder ve BEŞİKTAŞ herkese, her şeye rağmen bildiğimiz, sevdiğimiz, taptığımız BEŞİKTAŞ olarak yoluna devam eder.

BEŞİKTAŞLI OLMAK YETER !
SADECE BEŞİKTAŞ !