26 Mart 2015 Perşembe

Taraftar mı, Müşteri mi?

Taraftar mı, Müşteri mi?

UEFA Avrupa Ligi son 16 maçında yaşadığımız hüsran neticesinde ortaya çıkan tartışmalarla düşünmemiz ve karar vermemiz gerekenlerden biridir bu soru. Taraftar olsak olmuyor, müşteri olsak olmuyor. Başkan, yöneticiler ve bu işin profesyonelleri olan futbolcu ve teknik adamlara sorarsan ürün, bilet, kombine almaya gelince müşteri ol, tribüne gelince de taraftar ol. Yani parayı ver, alkışla, öv ama hesap sorma, tenkit etme. Öyle bir sistem artık yok maalesef. Büyüklerimiz hatta bizim jenerasyonumuz da bu kültürle yetişmedik tabii ki. Bizler ve büyüklerimiz her şartta takımın, hocanın ve futbolcuların yanında olmayı öğrendik. Tenkit etmenin de yerinin stadyum olmadığını, icabında tesislere gidip yakinen diş göstermenin yeterliliğine inandık hep. Ancak artık ne o zaman ki gibi boş sözleşmeye imza atan futbolcular var, ne de istediğimiz zaman gidip “ne oluyor beyler?” diyebileceğimiz bir tesisimiz var. Endüstriyel futbol gerçekleri içinde duygusallığa yer yok! Futbolcu ve teknik adamlar sözleşme imzalarken duygusal davranıyorlar mı sizce? Yoksa herkes düşünmesi gereken maddi yada gelecekle ilgili planlarını mı göz önüne alıyor? Taraftar dün yuhalamakta sonuna kadar haklıdır. Destek iste taraftar destek versin, forma al de forma alsın, bilet-kombine vs. de hepsine karşılık versin. Stadın yok, her yerde peşine takılsın ama iş tenkit etmeye gelince “taraftar kaybetti!”, hayır efendim taraftar kaybetmedi. En azından dünkü tepkisi için kaybetmedi. Sözleşme zamanı profesyonel olanlar bilmeli ki, profesyonel hayat böyle bir şey. Beşiktaş rehabilitasyon merkezi değildir! Herkes üzerine düşeni eksiksiz yapacak, ondan sonra mahrum olduğu şeyler varsa şikayet etmeye kalkacak. Sayın Bilic ( ki öz abim gibi severim kendisini ) yanlış kadro seçimi ve oyuna müdahale etmemesinin cevabını yada mazeretini söyleyecek ondan sonra da “taraftarı neden anlamadığını” tekrar düşünecek. Tolga Zengin beylik laflarla adamlık, insanlık portresi çizerken, geldiğinden beri hangi maçta Beşiktaş’ı kurtarabildiğini düşünecek ve ondan sonra kendisine tepki gösterenlere kızacak. Biz dünkü maçı 1-1’den sonra kaybetmedik, kadrolar açıklanırken kaybettik. Çünkü staddaki bir çok taraftar yanlış kadro seçimiyle şaşkınlık içindeydi. Şans ve özel yetenekle kazandığımız gol sonrası ise oyuna müdahale etmeyen Bilic ve öne çıkıp topu almak daha kolayken, kalesine doğru gerileyen Tolga sayesinde az olan umutlar iyice tükendi ve birikmiş enerji patladı tribünde. Yuhalamalar sadece Mustafa Pektemek’in oyununa değil, hak etmeden ona 1.4 milyon avro garanti ücret veren yönetimeydi aynı zamanda. Sahi türk lirasına ne oldu da bu sözleşmeler yine avro üzerinden yapılmaya başlandı? Yabancı sınırı kalkmışken, dünyada muadillerini yarı fiyata bulacağımız oyuncularla fahiş fiyatlara sözleşme yenilemek neyin nesi? Velhasıl kelam Beşiktaş’ımızın “sözde” doğum gününde yaşanan patlama sadece bir maçlık yada bir anlık hatalara olan karşılık değil bir birikimin dışa vurumuydu. Futbolcular ve teknik heyet umarım yanlışlarının farkına varır ve haftasonu oynanacak hayati önemdeki derbiye gereken özeni gösterirler. Aksi halde bu sezonda erkenden bitecek. Başkan ve yönetim ise müşteri olarak gördükleri taraftarlarına günü ve yeri gelince hesap vereceklerini unutmamalılar. BEŞİKTAŞ’IN SAHİBİ TARAFTARIDIR !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder